Thursday, January 5, 2017

2017

Son kısmıyla ilgilendiğim yıl.

17 işte. 18 den bir önce. Başka ne önemli olabilir ki rakamsal olarak? Bu berbat mühendislik öyküleri içinde sürükleneceğim.

Dünya'nın yarısını gezdim. Tüm içkilerini içtim ama yeterince sarhoş olamadım 2016'da. İki kez Tindersticks konserine gittim, Tchaikovsky balesine uzun uğraşlar sonrasında bilet buldum. Dünya'nın iki ucunda farklı okyanuslarda nefes tutma denemesi yaptım. Sarı ve tatlı bisikletimle park halindeki araca arkadan çarptım, "no seguridad" dedim ve tişörtün kan lekeleri hala temizlenmedi.

Güvenmeyi ve güvenmemeyi tekrardan öğrendim. Romantiksen herşey ne kadar kolay, ne kadar pürüzsüzce ilerliyor, Shostakovich gibi. Ama sert bir notaya cesaretin yok. Yoksa romantik diye çağırmazlardı seni. Şimdi Marmara denizine bakıyorum... Uzun sessizlik arkamda, kömür kokan Kartal'dan uzanan sahilde. inadına balık tutmaya çalışan emekliliği gelmiş ama emekli olup olmadığına emin olamadığım amcalarla.

Endülüs'te en sıcak zamanlarda ve Fuji dağı soğuğunda geçti bir yıl. Tüm romantizmler, tüm güvencelerimi tarihin sayfalarına gömdüm. Ne de olsa yakın tarih, bizim tarihimizde pek yer kaplamıyor ve önemsiz bir yaşam biçimi olarak yok olacağım için, benim yaşamımdaki bir yılın önemi sadece bu blog yazısı kadar olacaktır.

En azından ona selam edelim diye yazdım. Çünkü burası benim doğduğum Anadolu'nun ıssız bozkırları gibi, gecenin bu saatinde, sessiz ve soğuk.

6.1.2017