Thursday, September 4, 2014

Bu ülke

Bir şekilde bu ülke onu hatırlatıyor. Burayı merak edip durmasındandır belki. Ama bence gelmesin. Her "pub"ın önünden geçtiğinde ve her değişik bir bira gördüğünde aklına geleceğim. Belçikada'ki gibi. Şimdi benim aklıma geliyor ya, alıştım. Nasıl ki yapraklar kopmuyor öyle her rüzgarda, nasılki yine de güneşe bakıyorlar ne olursa olsun, ben de alıştım.

Bazı kuralları değiştiremedim. Denemem bile hataydı. Güneşin batmasını engelleyemedim. Sonra? Sonra birgün oldu ve ertesi gün yoktu. George Orwell in 1984'ündeymişçesine geçmiş yok oldu. Bir gece, yok hayır, sabaha karşı oldu herşey. Polisler şahit oldu, o memnundu.

Rüzgar yoktu, hava sıcaktı, boş bir kola şişesi ayaklarımın önündeydi yere bakarken.

Eski, hafızamda kaldı. Ben kolay olay bırakmıyorum bazı şeyleri. Zevklerimi, tutkularımı. İsimler nesneler değişse de koşuyorum peşlerinden. Şimdi bir çerçeve de güzel ağaçlar ve kuşlar varken bu fotoğrafımda, seni aradı gözlerim, tıpkı Gülhane gibi. Beyaz bir güvercin kondu ve dedi, "burada o kadar güneş yok, o da olmayacak".

Sonra en yakın metro trenine bindim, şehrin öteki ucuna gittim, yağmurun yağmasını bekledim, kuşların göçtükleri ülkelerden geri gelmesini ve bütün bunların sona ermesini. Dünyanın dönmesi dursa ve ben karanlıkta kalsam bile bitmeli..


No comments:

Post a Comment