Monday, December 28, 2015

Uzun bir koşuydu

Mesafesini bana söylememişlerdi.

Uzun bir koşuydu. Büyükçe bir müzenin önünden başlamıştık. Kulağımda müziklerin yankıları sonsuza dek çalıyordu. çalacaktı, çok uzun yıolumuz vardı.

Baltık sen ne garip bir yerdin. Denizin Karadeniz'den daha kötü olduğu yer de varmış, dedim. Kahverengi akan kanallarda giden yuvarlak hatlı, yine de tasarımı Tur-Yol'u hatırlatan Rus botları gürültüyle geçiyordu Petersburg'da.

Bütün köprüleri size kalsın, bana sokakları yeter demiştim, ama yetmedi. Sonsuz köprünün üzerinden geçtik, adalar ve ada olamayacak kadar yalnız apartmanların önünden geçerken, hele o üniversite yurdunda, doğu ile batı arasında sıkışmışlığın gözlerinde pencereden merakla bakan bir çift açık mavi göz beni izlerken "akşam dönüyorum" düşüncesi ne kadar gerçekçiydi?

Ne istiyorsun? yetmedi mi? sınırı mı var? aynı soruları tekrar ve tekrar soruyor, aynı cevapları farklı tonlarda duyuyor ama DOYMUYORDUN. Sonra aynı şarkıyı biraz daha yumuşak tonla dinliyor, aynı viskiden, o da yoksa kalan son ucuz Yunan içkisi(!)nden içiyor, aynı basit tatminlere dalarak rahatlıyordun. Oysa hep aynı yerdeydin. Kimi zaman Şişli, kimi zaman Maltepe. Bir andı, Petersburg, tam kırkikikilometreyüzdoksanyedimetrelik bir koşuydu. Sen ölçmesen de ONLAR ölçmüş. BEN ölçmedim. Neden ölçeyim, sadece uymakla yükümlü değil miyim?

Peki ya daha da devam etmek istediğim o en ünlü caddesinden dönerken hissettiklerim? Bunu burada anlatmayacaksam nerede anlatacağım? Hepsi Moskova'da kalsın diye geldiğimde, elimde birkaçı kaldı, ama en iyileri kaldı, Tikhvin mezarlığında.

Neyse, Neva sağda akarken ya da akar gibi yaparken, yuvarlak hatlı Turyol gemileri geçerken ben bir şekilde seni düşündüm Anna Mayarova, sen olmasaydın bunlar nasıl olurdu? Tüm bu Rus varlığı nasıl gerçekleşirdi bilmem kaç milyon kilometrekare toprakta. Sonra bir de beyaz geceler iyiydi ama yaz geceleri çok gürültü yok muydu? Uyuyamıyorduk.. Belki uyuyamadığımızdan olmuştu işte tüm bunlar.. Kısır döngü.

No comments:

Post a Comment