Sanırım fotograf çekmekten çok fotoğraf basmayı
seviyorum. Analog makinede fotoğraf
çektiğini anlayamıyorsun, ürünü göremiyorsun çünkü. Oysa karanlık odada uzun
süredir beklediğin fotoğrafı görünce çok sevinirsin.. ve bu sevinci karanlık
oda kapar. Satışçılar büyük satış yaptıklarında o ürünü üretenlerden daha çok hatır kazanır. Buna benzer.
Demek istediğim, aslolan baskıdır.
Aslında sağda solda okuyacağınız “karanlık oda teknikleri”
vs. gibi yazılar kağıt ve film banyolarını son derece net şekilde
anlatmışlardır. Hangi filmin hangi ışık değerlerinde hangi kimyasalla kaç
saniye pozlanması yıkanması vs. herşey çok nettir. Ancak ben öyle çalışmıyorum
genellikle. Genellikle diyorum çünkü bu yazıyı yazarken farkettim de film
banyosu yaparken keyfi davranmaya pek cesaret edemediğim aklıma geldi. Geri dönüşü,
alternatifi olmayan, belki de en önemli basamak film banyosudur. Bunu bilahare
konuşuruz.
Ama kağıt banyosu öyle değildir. Loş kırmızı ışıkta, sonraki
yazılarımda anlatacağım diğer iki element ile birlikte bir karanlık oda
çalışması demek, aşk demektir. Belki aşktan fazlası. Belki değil kesin.
Karanlık odada birisine aşık olabilirsin, ama aşık olduğun birisinde karanlık
oda yapamazsın.. saçmalamamak lazım.
Kağıdın özelliğine göre görüntü birkaç saniyede oluşabilir
ya da 10-15 saniye bekleriz ve yavaş yavaş oluşur. Hepsinin tadı ayrıdır. Eski sevgiliye
karşı hassasiyetin varsa hemen sonuc veren kağıt kalbe iyi değildir. Ben de
yavaş yavaş gelişleri seviyorum. Zaten bir çok ritüel sırasında zaman kavramı
uçuyor.
Önce koyu renklerin gelişi, portre ise, saçlar ve gözler.
Burnunu seversen beklersin.
Sarışın ise işin zor, daha çok beklersin.
En iyisi sen, “Ritüel 2” yi bekle.
Eski sevgili senin için hala "eski" degilse hızlı bir kağıt iyi değil midir?
ReplyDeleteDeğildir. Hem birden görmek şok yaratır, hem de hızlı kağıt kontrastlı kağıttır. Eski sevgilideki bütün karşıtlıkları görürsün ve seni ondan sonra aradığın huzurdan alıp tekrar kaosa götürür.
ReplyDelete