Wednesday, November 27, 2013

Bir mektup, ona

Mideme ağrılar girmeye başlamıştı. ama son kadehin boşuna gitmesini istemiyordum. İçtiğim her kadeh beni birkaç yıl öncesine götürüyordu. Daha az önce çocukluğumdaydım, belki bunu içersem doğumumdan önceye, şuursuzluk dönemime gidebilirm.

Vakit geç oldu. Ya da erken oldu mu desem, karşı komşumun üzeirnden bir aydınlık var gibi. Saat kaç olmuş? Ben ne zamandır kendi saatime bakmıyorum biliyorsun. Sırf seninle beraber uyanmak için.. Ve sen dünyanın öteki ucunda olduğun için abuk sabuk saatlerinde kalkıyorum.

Dünyanın dönüşünden hızlı olsam sana yetişsem diye düşünmedim değil. Acaba dünyadan daha hızlı olsam zamanın da ötesine geçebilir miyim? 

Bu aralar hep aklımda böyle saçma düşünceler var. Geçen senin saçlarının toplam uzunluğunu merak ettim. evet kısa saçların ama az değil. Onları uçtan uca ekledim ama değil bana kadar ulaşmak, en yakın denize bile ulaşamıyor. Ama şunu öğrendim, havalimanına yetişebiliyormuş saçların. Biraz uzatsan mı? Çünkü o havalimanından İstanbul'a uçuş yok. Beni karşıladığın havalimanına gitmesi gerek. Hani insanların "bir adam bir kadını niye bu kadar çok öper ki?" bakışlarına maruz kaldığımız treni olan havalimanı. 

Neden insanın sevdikleri hep uzakta olur?

Korkuyorum artık birisine ilgi duymaktan. İstanbul'a rağmen gidiyorlarmış gibi, sırf benden kaçmak için. şehri terkediyorlar, bir nefes alıp dönmek için bile gidenler var, haftasonları, inanmazsın. Ben de dedim ki bir daha rahatsız etmiyim onları. Zaten gitmiş ve kollarıma dönmeyecek olanları düşüneyim, onlardan bahsedeyim her kelimemde ve cümlemde, cümlemin vurgusu olan kelimemde.

Başka da birşey yok. Sen eninde sonunda, değişen tek şey benim saçlarımdaki beyaz miktarı olacak. Sen geldiğinde her zamanki gibi mevsimden bağımsız papatyalar açacak. Bindiğin en basit şehirlerarası otobüste sana çiçekler sunulacak çünkü sen bu dünyaya güzellik kattın hep. Bunu bir tek ben farketmedim, tahmin edersin ki. senin etrafında "vızz"larken güzel kokundan ve özünden faydalanmak istediğimi herkes anlamıştır. sürekli yanaklarında ve dudaklarında belki bu yüzden durdum.

No comments:

Post a Comment