Monday, January 13, 2014

Mozart ve Domaniç yolu

Yarın seni göreceğim,
Sanma ki elim titriyor, nefes alamıyorum
Hayır, aksine gayet ihtiyatlıyım bu sefer,
Her şeyi kontrol ettim, yolda kalmamalıyız,
Sana ulaşmalıyım,
Ve saçlarının iki yıl önceki gibi,
Kısa saçlarının,
Mis gibi kokusunu duymalıyım.

Sonra az sütlü kahveni getirmeliyim yanımda,
Sıcak olmalı, ellerin ısınmalı.

Seni,
Sıcak kalbini düşündükçe,
Binlerce kilometre uzakta olduğunda bile
Hiç yalnız kalmadım.
Şimdi geliyorsun tüm özlemlerimi gidermeye,
Güneş doğacak Domaniç dağlarının arasından.
Sislerle kaplı olsa da tepeler,
Yukarı baktığımızda, kol kola, güneşi göreceğiz.
Ben saçlarının arasında.

Bir yol olacak, gideceğiz,
Motor gürültüsünü bastıran kalp atışlarımız,
Yolları kısaltan, seninle akıp giden zaman.
Hepsi burada bizle gelecek.
Orada Sana diz çökeceğim,
Sırf dağlar şahit olsun diye,
Çünkü Sen dağlara inanırsın Artvin kızı,
Başka bir şeye değil.
Sen dağları ararsın sislerin ardında,
Ben seni bulurken.





Friday, January 10, 2014

Sevilmek

"Senin sevilmeme gibi bir halin yok,
Sen sadece ve sadece sevilmek için yaratılmışsın."


Diyecektim sana, Sen, metro treninin serin üfleyen havalandırmasında üşürken ve bunu dünyanın en büyük problemi olarak düşünürken.


Sunday, January 5, 2014

Bir mektup

Bir gün, hava soğuktu. ODTÜ gibi ormanı bol bir yerdeydik. Yavaşça ilerledik ortadaki yoldan. Kar vardı her yerde, soğuk ve donmuş kar.

Kıtır kıtır ediyordu üzerine bastıkça, tüm ağırlığımızla basıyorduk esmer saçlarıyla beraber.

Ağırlık yapıyordu biliyorum ona tüm düşünceler. Yavaş yavaş ilerliyorduk sıcak bir kahve içeceğimiz ilk kafeye doğru. Elini tutuyordum "parmakların üşümüşşş" diyordu, ş'leri bastırarak. "N"leri bastırarak söylediğini zaten biliyordum.

Zamanın geçtiğini, takvim yapraklarının ve hatta, takvimlerin kendilerinin değiştiğini biliyordum. Onun esmer saçları hiç değişmiyordu. Değişmeyecekti.

Yıllar geçti ve o bir şekilde hep yanımdaydı. İsim değiştirdi, şekil değiştirdi ama saçları hep aynı kaldı. Sonra bir gün "kahve" dedi, hava soğuk değildi ama üzerinde grinin bir tonu montu vardı yine. kahve dedi ve ben onu öptüm. niye neden bilinmez.

Onu öptüm niye nedeni bilinmese de sonucunu bildim.

Sonra deniz köpürdü, bir Beşiktaş sahilinde, motorlar kalkamaz oldu çünkü zaman öyle bir yavaşlamıştı ki ben tadını alamamıştım; ne dudağının ne de boynunun. kokusu gitmiyordu saçlarının.

Bir ekim akşamı onu öpüşüm bir kapı açmıştı. Sonsuzlukla umutsuzluk arası.

Wednesday, January 1, 2014

Yeni Yıl

Geçen seneki yılbaşı eğlencemiz gibiydi. Yine beraberdik ama bu sefer daha bir yalnızdık sanki. yine peynir ve şarap yapıyorduk, küflü peynir, isli peynir ve hatıralarla marine edilmiş ben.

Ne hedefin var diye sorduğumda, yeni yıl için, cevap veremedin. Kafanda başka şeyler olduğu için değil, gerçekten o kadar dünyevi meselelere dalmıştın ki, yaşamın devam ettiğini, yalnızlıkla kavrulacağın bir yeni yıla girdiğini, başka bir deyişle biraz daha yaşlandığını hatırlamadın. Ben sana hatırlatamadım.

Oysa ben sana bir çok şeyi hatırlatmadım mı? Hala bir kadın olduğunu her dokunuşumda hissetmedin mi? Dünyaları yıkacak kadar sevgim olmasına rağmen, bütün bu olanların sonucunda benim kalbimin ne kadar ürkekleştiğini, istenmediği yerde değil durmak, o istenilmeyen yere sevgisini dile getiremeyeceğini anlamadın mı?

Ve sen yine aynı konularda kısır döngülerdeyken, ben senin en çok istediğin ilişkiyi, bağlılıksız sevgiyi sunarken, sen ne hissettin? Her sevişmede yaşlanmadın mı?

Her neyse, yeni yıl geldi böyle bir sabahta. Dünyanın en huzurlu uykusunu uyusak da dün gece, ne ben kirli çoraplarımı burada bırakırım, ne de sen böyle bir şeyi istersin.Çünkü ben buzlu camın arkasındaki adamım, beklediğin adama benzeyen ama o olmayan.

Ve buzlu camın arkasındaki adamım,
işte şimdi içeri girmek için bir sebep görmüyorum.
Girsem içerisi soğuk,
Güzel yatağının kırışıksız nevresimi,
Ve sıcak bedenin,
Beni ısıtamıyor.

Ama yine de buzlu camın arkasındaki adamım ya ben, gitmiyorum başka sokaklara başka evlere. Başka Ankara kadınları nedense sana benzemiyor. Yok hayır, boyları kısa demiyorum ama "bir şeyleri eksik".

Yeni yıla girdik. takvimler değişti, yıllar değişti, mevsimleri söylemiyorum.

Sen değişmedin.