Sunday, January 5, 2014

Bir mektup

Bir gün, hava soğuktu. ODTÜ gibi ormanı bol bir yerdeydik. Yavaşça ilerledik ortadaki yoldan. Kar vardı her yerde, soğuk ve donmuş kar.

Kıtır kıtır ediyordu üzerine bastıkça, tüm ağırlığımızla basıyorduk esmer saçlarıyla beraber.

Ağırlık yapıyordu biliyorum ona tüm düşünceler. Yavaş yavaş ilerliyorduk sıcak bir kahve içeceğimiz ilk kafeye doğru. Elini tutuyordum "parmakların üşümüşşş" diyordu, ş'leri bastırarak. "N"leri bastırarak söylediğini zaten biliyordum.

Zamanın geçtiğini, takvim yapraklarının ve hatta, takvimlerin kendilerinin değiştiğini biliyordum. Onun esmer saçları hiç değişmiyordu. Değişmeyecekti.

Yıllar geçti ve o bir şekilde hep yanımdaydı. İsim değiştirdi, şekil değiştirdi ama saçları hep aynı kaldı. Sonra bir gün "kahve" dedi, hava soğuk değildi ama üzerinde grinin bir tonu montu vardı yine. kahve dedi ve ben onu öptüm. niye neden bilinmez.

Onu öptüm niye nedeni bilinmese de sonucunu bildim.

Sonra deniz köpürdü, bir Beşiktaş sahilinde, motorlar kalkamaz oldu çünkü zaman öyle bir yavaşlamıştı ki ben tadını alamamıştım; ne dudağının ne de boynunun. kokusu gitmiyordu saçlarının.

Bir ekim akşamı onu öpüşüm bir kapı açmıştı. Sonsuzlukla umutsuzluk arası.

No comments:

Post a Comment