***
Nazmi abi: Efendim,
Ben: Selam Nazmi abi, nasılsın? Ben M.
Nazmi abi: M.?
Ben: Rolay M.
Nazmi abi: Haa, iyilik senden naber?
İşte bazen –aslında sadece fotoğraf teknikeri Nazmi Kılıçer’le
görüşmelerimde- kimliğim halime gelen bir şeyden bahsedeceğim bugün.
Rollei 35, dünyanın en küçük mekanik 35mm fotoğraf makinesi
ve Minolta Minox’un ardından da en küçük 35mm makinesi, bende yeri ayrıdır.
Tanışma:
Pentax K10’umun kırılan alt kapağını değiştirmek için bir
teknik servis aradım ve sonunda Elitel servisi buldum. Nazmi abi’yi çok da
merak ediyordum. Birgün iş çıkışı doğrudan Üsküdar’daki atelyelerine gittim.
Çok öncelere dayanan ve o zamanda praktica vs. gibi slr lerle devam ettiğim
analog hobimden bahsettim. “Aslında sürekli yanımda yaşayabileceğim ve iyi bir
analog makine olsa fena olmazdı” dedim. İlk bakışta küçükmüş gibi düşünülen
leica çok da küçük değildi, bunun üstüne çok ağır ve çooook pahalı idi. Voigtlander
vs. ise daha ucuz, fakat yine aynı handikapları taşıyordu. Belki bir canonet alınabilirdi.
Nazmi abi ise bana Rollei 35 i önerdi. O ana kadar ismini
duymadığım bir modeldi. “Özellikle Sonnar lensli olanı almalısın, mükemmel bir
lens, çok keskin”. Bulmanın çok zor olduğunu biliyordu. Türkiyede o ara bir iki
tane sahibinden.com ilanı bulmuştum, makineler hem 35 S (Sonnar lensli )
değildi hem kötü görünüyordu, hem de gerçekten pahalıydılar. O’na yurtdışından
alabileceğimi söylediğimde “olabilir, önemli olan lensinin temiz olması, lens
temiz ise mekaniği bir şekilde halledilir” dedi ve ekledi: “Lensin temiz
olmaması makinenin hangi koşulda saklandığını da gösterir, lensi temiz olmayan
makinenin mekaniği gerçekten kötüdür” diye ekledi. Son cümlesindeki mantık
halen ona duyduğum saygının temelini oluşturmuştur.
Araştırmaya başladım. Almanyada standart bakımdan geçmiş Rollei
35S ler gördüm, fiyatı çok pahalı değildi ancak gümrük ile uğraşmak
istemiyordum. Bu sırada İngilterede bir açık arttırma gördüm, satan kişi konuyu
pek bilmeyen birisi olduğunu söylüyor, makinenin babasından ona kaldığını,
kılıfından çıkarmadığını da ekliyordu. Fotoğraf çok net değildi ancak camı
temiz duruyordu. İhaleyi kazandım, aldım.
Çok temizdi. Ancak çalışmıyordu. Hemen Nazmi abiye götürdüm.
İlk incelemelerde bulunduktan sonra çok kolay tamir edileceğini belirtti.
Aldığım fiyatı sordu ve satan adamın hikayesi ile birlikte söyledim. Yorumu ise
“Bu dünyada arkada bir şey bırakmamak gerek” oldu. Nitekim makineyi bir ki
hafta sonra tamamen çalışır şekilde aldım.
Alışma
Alışma
İlk filmde biraz pozlama, biraz da filmi yıkarken geliştirme
hatası yaptım. Düşük kontrastlı çıktı fotoğraflar. Ancak lensin keskinliği
gerçekten çok belli idi.
İlk Rollei denemelerinden. Düşük kontrast fark ediliyor ancak keskinlik başarılı. |
Zamanla makineyi tanıdım. Düşük ışıkta pozometresine
güvenilmemesi gerektiğini ve diğer hassasiyetleri öğrendikçe kimi zaman dijital
yerine tamamen bu makine ile çekim yaptığımı fark ettim.
Makineye alıştıktan sonra bir deneme daha. Kontrast seviyesi daha kabul edilebilir durumda. |
Rollei ve Kodak renkli filmin buluşması |
Tabi ki onun da handikapları vardı. Öncelikle çok hassastı. yarı yolda bırakabilirdi. Kullanılan parçalar küçük ve ince olduğundan bu biraz normal. Odaklamanın tahmini olması da beni çok uğraştırmıştı, özellikle de yakın mesafe/açık diyafram çekimlerinde. Evet, makineyi kullanırken, odaklamak istediğiniz nesneye önce bakıyorsunuz, aranızdaki mesafeyi tahmin ediyorsunuz, daha sonra lensi ona göre ayarlıyorsunuz. Makinenin üzerine takılacak rangefinderlar (ya da telemetre) vardı ancak ben onu bu haliyle kullandım hep.
Sonuçta bir tane daha aldım, bu sefer siyah kasaydı. tüm dünyada 250 bin civarı üretilen Rollei 35S'ten ikisi bende kalmış oldu (Rollei 35 ailesi toplam 2 milyon adet üretilmiş).
Siyah olana pek ısınamadım, ancak orijinal gri olanda pek ayrılacağımı düşünmüyorum.
not: makineyle ilgili daha geniş bilgiyi wikipedia sayfasından bulabilirsiniz:
http://en.wikipedia.org/wiki/Rollei_35
http://en.wikipedia.org/wiki/Rollei_35
No comments:
Post a Comment