Sunday, December 23, 2012

Gren 2.

Noktalar yapboz gibi tekrar dağıldı, ben kum tanelerinden kimi zaman bir portre, kimi zaman bir akış resmettim.

Portre dediysem de o da bir akış. Sen bana poz verdiğinde sabit kaldığını düşünsen de aslında kafanda çok şey geçiyordu. Neler düşündüğünü asla öğrenemedim ama en azından,  o zamanki tahminimde yanıldığımı çok sonraları anladım.

Yanlış bir zamanı resmetmiştim belki bu kum tanecikleriyle. Sevmiş olsam da, başarızdı bu eser.




Oysa kafandan geçenleri daha iyi anlatabilirdim hareketli bir fotoğrafla, insana dinginlik veren bakışın yanıltıyor fotoğrafa bakanı, kaosu bu şekilde resmetmem ben.

Biraz daha hareketli olmalısın artik benim 35 mm'lik çerçevelerimden 1mm'lik yer kapabilmek için ama. Sen uyurken bile benden şüphelendiğin sürece artik durgun fotoğrafın yok, kalbin ve aklin gibi bulanık olacak ya da hiç olmayacak.

Koşmalısın, çok koşmalısın ki ben hareketi göreyim. Işıklar süzülsün ardından, ama yetişemesin sana karelerimde.


Sonsuz bir hareket olduğunu kabul ediyorum. Bütün bunların arasında sıkışmış ve beni düşünüyorsun belki de, umutsuzca. Hiç mi gücün kalmadı? Adim atmaktan bu kadar mı korkuyorsun, pes etmek bu kadar mı tatlı? Kaybetmenin hafifliği güzel,  biliyorum ama kazanacakken bunu yapma.

Uzattım yine, sonra fazla pozlanmış olduğunu anladığım bir fotoğraf oluyorsun, beyazlar her tarafında, bir tek gözlerin ve diğer vurguların beli.




Karanlık bir adamım ben, biliyorsun. Sen, sabah uyandığında kalın siyah perdeyi sonuna kadar açan  (çıplakken sadece yarısını açıyordun, kabul) birisi olarak karanlıklığımla ne kadar katlanabilirdin ki? Beni aydınlatmak için mi kolumdan tuttun sürükledin güneşli Karadeniz plajlarına (Marmara pisti, evet)  götürdün? Ayaklarımız kumlara gömülü fotoğraf çektin her dokunuşunda beni hatırladığına yeminler edebileceğim fotoğraf makinenle?

Aydınlanmadım diye mi vazgeçtin çabandan? Ege güneşi belki de buna sebepti.

Dedim ya, sen artık kaossun. Tek bir anlamın yok, tek bir güzelliğin yok. Seni seçemiyorum bana sunduğun farklı zamanların arasından.



Seni sana bıraktım. En sevdiğin insana. En sevdiğin yalnızlığına. Evi ısıtmak için daha fazla doğalgaz faturası ödemeye mecbur bıraktıysan beni, senin durumunu hiç düşünemiyorum, onca sıcaklığına rağmen üşüyen birisini.




No comments:

Post a Comment