Fotoğrafla uğraşan birçok insan gren denilen şeyin ne olduğunu
bilir. Ama yanlış da bilebilir. Öncelikle dijital fotoğrafta gren diye birsek
yoktur, yüksek hassasiyette (ISO) çekilen fotolarda oluşan noktalara gürültü
(noise) denir. Gren ise kimyasal bir olaydır ve sadece fotoğraf filminde oluşur.
Fotoğrafın noktalardan oluştuğunu düşünelim, iste bu her bir noktaya gren
diyoruz.
Daha fazla teknik açıklama yapmayacağım.
Özellikle iri grenli (coarse grain) fotoğraflar bana fırça
darbelerini hatırlatıyor. Sert darbelerle oluşturulmuş bir fotoğraf kazınarak oluşturulmuş
tarih öncesi kabartmaları hatırlatır. Ve çamurdur aslında ilk akla gelen, çamurla
yapılmış bir fotoğraf,
Neden çamur?
Ben de çok defa sordum, neden çamur diye. Özellikle bayat
film performanslarında grenler o kadar büyük oluyor ki, bazen fotoğrafta
detaylar belli olmuyor. Bu bahsettiğimi ilford fp4 de ya da tmax larda bulamazsınız.
Bunu 6400 ISO ya "push" edilmiş hp5 de ya da Kodak 3200de ya da aşırı
zorlanmış ilford delta da bulabilirsiniz siyah beyaz (sb)’da. Renkli için ise kullanma
talihini en az 5 yıl geçmiş herhangi bir renkli filmde.
Ben çektiğim nesnede asla detay aramadım. Fotoğrafı elime
aldığımda aklıma gelen, düşlediğim, özlediğim sadece yitirmiş olduğum o andı.
Öyle bir an ki deklanşöre basarken neler hissettim… Bana
bu dünyayı bir kez yaşamak yetmiyor. Deklanşöre bastığım o anı, sonsuza dek
yaşamam gerekir. Neden dijitalle aram iyi değil? Dijital fotoğrafta o anı
tekrar yaşama imkanım yok. Ben fotoğrafa bakarken o anı tekrar yaşamam. Çünkü
bakmak bana göre değil. Benim gözlerim elimde, emeğimde. Bir analog fotoğrafı yıkamak
ve sonrasında baskıya almak, sadık dostum Durst ile tekrar görüşmek, biraz Tindersticks
(Ritüel 2) ve hatta biraz Rituel 3 (biliyorum hala yazmadım) eşliğinde o anın
tekrar varoluşunu görmek. Bu dünyada bundan daha güzel ne olabilir? Aklınıza başka
güzellikler geldiyse, evet, en az onun kadar güzel. Bu yüzdendir ki sevdiğim
ile karanlık odaya girersem sonunun oraya varması normaldir.
Gizemli. Hala gizemli. Tüm kimyasal denklemleri bilsem de
bu grenlerin tek oluşması gizemli. Bu grenlerden o anin, o duygunun yeniden oluşması
daha da gizemli. En önemli gizem ise nasıl olur da buna tekrar ve tekrar ihtiyaç
duyarım. İki sene önce sabaha kadar 3 film bastım. O gece ağladım, defalarca
dokundum ıslak fotoğraflara, sonra güldüm karışık duygularla. Ama yine de
"golden shot" etkisini vermedi, tüketmedi beni, kendisini tükendirmedi.
Saygımı hak etti.
Ve grenlerin oluşturduğu her kare kutsal oldu benim için şeytanin
fotoğrafını çeksem bile kutsallaştırabilirdi onu.
No comments:
Post a Comment