Gerçekten
çok zordu buna karsı koymak. Ayaklarım beni sana götürüyordu. Çılgınca şeyler
yapmama alıştığını biliyordum. Yine de son konuşmamızdan sonra seni tamamen unutacağımı,
sevgimin kokunu kuruttuğumu düşünmüştüm. Kendimle savaşıp durdum ama iste bu
saatte, herkesin uyuduğu, Kadıköy Beşiktaş vapurunun motor çalıştırdığı bu
saatte senin etrafında bir kaç kez dolaştım, simdi aramızda bir kaç blok duvar kalmış.
Hava
soğuk, puslu, çimler yeni sulanmış gibi ıslak. Uzaktaki otobandan gecen kamyonların
hemen yanındaki yüksek katli binalardan yankılanan sesleri duyuluyor. Üşümüyorum,
zaten soğuk olsa bile sabahın soğuğunu seviyorum, bilmezsin, senin yanındayken sabahları
soğuk olmazdı.
Güvenlik
görevlisinin kuşkulu bakışları da uzaklaştıramadı beni oradan. Su an dışarı çıkma
ihtimalin var, seninle karşılaşırsam ne yapacağım? Oysa otuz üç gün sekiz saat kırk
yedi dakika önce idi seninle son konuşmayı yapalı ve senden nefret etmeye çalışmaya
başlayalı. Bu başarımın ardından teslim olamam! Olmalı mıyım? Belki bir yıl öncesine
gitmek olabilir ama hayır, bir ay öncesi tüm burukluklar için çok geç
olur.
Değiştiremiyorum
hiçbir şeyi. Yüreğim mevsimlerin olusu kesinliğinde dengesizce dalgalanıyor sen
gittiğinden beri. Bir bakışın karşılığında dünyaları vereceğim anlar oldu,
hemen ardından dünyaları verseler yine de seni görmek istemeyeceğim daha kısa
anlar.
Yapamıyorum,
duramıyorum daha fazla burada. Bir an evvel gündelik hayatıma, kafamı meşgul
edecek, beni eve gider gitmez uyutacak kadar yoracak, yani seni sadece düşlerime
hapsedecek olan işime dönmeliyim.
Sen
duygularını çoktan yitirmiştin ben geldiğimde, o soğuk kış günü, kahve tadındaki
dudaklarını ilk öptüğümde bir kıvılcım oluşacaktı belki, günlerce düşündüm, o gün
belli olacaktı her şey, bir yerlerde yazmalıydı bu, yazmalıydı kaybettiğin bu duyguları
sıcak şaraptaki mandalina tadında bulacağın. Ve sen okuyacaktın, anlayacaktın bunları.
Zaman bulup düşünecektin! Neden her buluşmamızda seni beklettim
zannediyorsun? Neden içki içtiğim bardağı arabanda bıraktığımı zannediyorsun?
Artık
yorgunluğumun verdiği sakinlikle gidiyorum buradan. Yolları yazlık bir semt
gibi parke taşlarından yapılmış bu semtten uzaklaşıyorum. Sana kalsın burası
da, yaş ve kuru bütün ağaçlar, sana kalsın.
No comments:
Post a Comment