Tuesday, December 4, 2012

Sonuncu Son


Gerçekten çok zordu buna karsı koymak. Ayaklarım beni sana götürüyordu. Çılgınca şeyler yapmama alıştığını biliyordum. Yine de son konuşmamızdan sonra seni tamamen unutacağımı, sevgimin kokunu kuruttuğumu düşünmüştüm. Kendimle savaşıp durdum ama iste bu saatte, herkesin uyuduğu, Kadıköy Beşiktaş vapurunun motor çalıştırdığı bu saatte senin etrafında bir kaç kez dolaştım, simdi aramızda bir kaç blok duvar kalmış. 

Hava soğuk, puslu, çimler yeni sulanmış gibi ıslak. Uzaktaki otobandan gecen kamyonların hemen yanındaki yüksek katli binalardan yankılanan sesleri duyuluyor. Üşümüyorum, zaten soğuk olsa bile sabahın soğuğunu seviyorum, bilmezsin, senin yanındayken sabahları soğuk olmazdı.

Güvenlik görevlisinin kuşkulu bakışları da uzaklaştıramadı beni oradan. Su an dışarı çıkma ihtimalin var, seninle karşılaşırsam ne yapacağım? Oysa otuz üç gün sekiz saat kırk yedi dakika önce idi seninle son konuşmayı yapalı ve senden nefret etmeye çalışmaya başlayalı. Bu başarımın ardından teslim olamam! Olmalı mıyım? Belki bir yıl öncesine gitmek olabilir ama hayır, bir ay öncesi tüm burukluklar için çok geç olur. 

Değiştiremiyorum hiçbir şeyi. Yüreğim mevsimlerin olusu kesinliğinde dengesizce dalgalanıyor sen gittiğinden beri. Bir bakışın karşılığında dünyaları vereceğim anlar oldu, hemen ardından dünyaları verseler yine de seni görmek istemeyeceğim daha kısa anlar. 

Yapamıyorum, duramıyorum daha fazla burada. Bir an evvel gündelik hayatıma, kafamı meşgul edecek, beni eve gider gitmez uyutacak kadar yoracak, yani seni sadece düşlerime hapsedecek olan işime dönmeliyim. 

Sen duygularını çoktan yitirmiştin ben geldiğimde, o soğuk kış günü, kahve tadındaki dudaklarını ilk öptüğümde bir kıvılcım oluşacaktı belki, günlerce düşündüm, o gün belli olacaktı her şey, bir yerlerde yazmalıydı bu, yazmalıydı kaybettiğin bu duyguları sıcak şaraptaki mandalina tadında bulacağın. Ve sen okuyacaktın, anlayacaktın bunları.  Zaman bulup düşünecektin! Neden her buluşmamızda seni beklettim zannediyorsun? Neden içki içtiğim bardağı arabanda bıraktığımı zannediyorsun?

Artık yorgunluğumun verdiği sakinlikle gidiyorum buradan. Yolları yazlık bir semt gibi parke taşlarından yapılmış bu semtten uzaklaşıyorum. Sana kalsın burası da, yaş ve kuru bütün ağaçlar, sana kalsın.




No comments:

Post a Comment