Wednesday, June 12, 2013

The Walkabouts

Uzaktayken keşfettiğim bir grup. Tindersticks ile benzediğini söylediler. Chamber rock mış yaptıkları.

Bana o müzikal zenginliği veremedi. Ne bekliyordum ki? Yine de bir parçaları isminden dolayı mıdır yoksa bize yakın melodisinden dolayı mı bilmiyorum ama etkiliyor.

Saatlerce yalvarım zorla kaçmaya ikna ettiğim sevgiliyi tren garında beklerken yaşadığım korku geliyor aklıma. İkna edemediklerime teşekkürleri sunuyorum, korkusuz yarınlar diliyorum.
....
Neden eşyalarım bir el çantasına sığıyor? Hafif te oluyormuş. Oysa ben herşeyimin yarısının, belki daha fazlasının onda olduğunu düşünürken... Şimdi treni beklerken, uzaklar için, kafamı çevirip arkaya bile bakmıyorum. Bütün trenler tek bir yöne gidiyor ve hepsi ondan uzaklaşıyor. Bu gece bütün trenler güvenli yönlere kaçıyor. Onu kendi cehenneminde yalnız bıraktığım için bir vicdan azabı çekmiyorum. Bu kadar ısrarımda dünyanın ekseni kaydı, Ağaçlar daha çabuk yeşerdi, kediler verilen yemeklerden daha memnun, İstanbulda daha az trafik oluyor.

Oysa ben sadece ne yaptığını görmesi için ışığı açmak istemiştim. O aynaya bakarken sadece şeklini görüyormuş.

Belki bedeninden başka görecek şeyi yoktu?


No comments:

Post a Comment