Sunday, August 4, 2013

Gülhane

Fotoğraf çekmeyi öğrendiğin, yüzlercesinin içinde yalnız ve cılız kalan bir  ağacı defalarca fotoğrafladığın yerde, senin hayaletin vardı. Pembe yeleği ile yine böceklerin doğaya baktığı gibi bakabilmek için diz çökerek fotoğraf çekiyordun. Çektiğin fotoğrafların içinde de ben vardım. Daha sonra bilgisayarında isim verdin bu fotoğraflara ve ben hep oradaydım. Sen bir peynir tabağı hazırlarken sana yakınlaşacaktım, oysa sen benim sana aldığım şaraba bakarken başkasını düşünüyormuşsun, anladım. Sonra dışında aylar öncesinde aldığım papatyaların hala asılı durduğu kapını açtım, çalışmayan asansörün yerine tozlu merdivenlerinden indim. Fotoğrafla geldim, bir tutam kuru papatya yaprağı ve bir insanın ebedi huzursuzluğuna üzüntüm ile döndüm.

Ve gülhane parkında, herkesin yüzü mutlu, sakin ve İstanbul sıcaktan kavrulurken burası serin, senin hangi döngüde olduğunu düşündüm.

No comments:

Post a Comment