Tuesday, April 15, 2014

Türk Beşleri

Yıl 1998.

Şaka gibi değil mi? Artık o yıllardan bahsetmek Atilla İlhan'ın şiirlerinde

1949 eylül'ünde birader mırc ve ben
sokaklarında mohikanlar gibi ateş yaktık
sana taptık ulan
unuttun mu
sana taptık


der gibi geliyor. 

Oysa yıl 1998 yılında ben bir ortaokulda, menopozdaki müzik öğretmenimin beni müzik dersinden bırakma ihtimaline karşı aldığım "müzik yıllık ödevi" ile tarihe geçmiştim.

Ödev konusu "Türk Beşleri" idi.

Bu adamlara takılan isim aslında "Beşler" (The Five) olarak anılan Rus bestecilerden esinlenilmiştir.

Rus arkadaşlar çok önemlidir. Zaten Sankt Pitirburk aşk ve sanat kokan bir şehirdir. Karın tokluğuna yaşayabilirm. (Şarap ve imperial stout birasız olmaz).
http://en.wikipedia.org/wiki/The_Five_(composers)

Hatta Borodin için yazımız mevcuttur. Buradan.

Her neyse.
Ahmet Adnan Saygun ve Ulvi Cemal Erkini çok severim (Cemal Reşit Rey'i saymıyorum bile) Hasan ferit Alnar ile Necil Kazım Akses ile o kadar haır neşir henüz olamadım.

Bu adamların en sevdiğim tarafı çok güzel Anadolu (Türk demiyorum) ezgilerini modern çok sesli müzik ile buluşturmuş olmallıdır. Köçekçe suiti gibi bir efsaneden bahsetmeden Türk klasik müziğinden sözedemeyiz. Yine AAS nin piyano ve keman sonatlarını bir efsane olarak görüyorum.

İşte yine böyle bir günde, neden ben de yapamayım ki diye bir piyano aldım akustik problemi bol olan boş odama.

Önceden boş bir odam olduğunda şarap yapmak vs. gelirdi aklıma. Şimdi piyano almak, botanik bahçesi yapak geliyor.. Yaşlandım sanırm.

Belirtmekte fayda var, yatak odamı karanlık odam olarak kullanıyorum, sonuçta fotoğraf bloğuydu dimi bu?? saygı lütfen.



No comments:

Post a Comment