Thursday, November 27, 2014

Vulut ve yakın dönem sevglileri.

"Jazz standard"lar arasında geziniyordum. Şarap bitmek üzereydi. Dünyadaki tek derdim buydu. Göktürk'ün, Kayışdağı'nın, Ataşehir'in ve bu kentin tüm soğuk aşk yuvalarının Şişli'nin travestilerle dolu bu mahallesindeki evime olan uzaklığını kilometre cinsinden çok iyi biliyordum. 

Burlardaki hava sıcaklıklarını da tahmin ediyordum. Göktürk sekiz derece... evet sekiz derece oynuyordu! Tüm buzlanma uyarılarını görüyordum ona giderken.

Ataşehir, çok fena olmmakla beraber, modern köyün verdiği çıplaklıktaydı. Ay o kaldırım taşından yapılmış sokaklarda bitmek bilmeyen bloklar.

Kayışdağı, adı üstünde.. Doğalgaz faturası manidar..

Vardı.. Ya da en azından yok diyemem sıcak memleketteki sevgililere.. Mesela Mersinli vardı. Benim en büyük kaygım "acaba küçük şemsiyemi mi yoksa büyük şemsiyemi mi alsam" olduğu zamanlar o bana kısa kollu güneş fotoğrafları atardı.

Garip mahallemde, tüm şehrin ortasında, sıkışmış bir şekilde ısınmayı bekliyorum. Birşey olsa, ne bileyim deprem falan, en büyük kaçış planım Beşiktaş'a yürümek, oradan denize atlayıp atalara yüzmek.

Çünkü biliyorum, Burgazada da üstat var. En kötü onun evine sığınırım. Yanakimu kalmamış olsa da ada da bir şekilde yaşarsın. Tüm ada yerle bir olsa da meyve yersin, sebze yersin. Sonra Büyükada'ya yüzersin (yüzdüm), ne bileyim, ölmezsin.

Ataşehir modern köy, Dünyanın en güzel sarı tenli bedenleri orada da olsa bir daha uğramayacağım. 

Ne de Göktürk'te! Adı bilinmeyen, sırf buraya yazmam için özenle seçilmiş olması gereken ve zamanında gereksiz ırkçı bir devlet memurunun haddini bilmeyerek isimlendirdiği bu "köyde" (insanların kökensizlikten kendine köken aramalarına oldum olası gülerim) birşey yok... soğuktan başka. 

Bütün bu ıvır zıvırları bir yana bırakalım Yanakimu. Şimdi hayat kısa (evet, yeni farkettim!). Yani bir kelebekle kıyaslarsan değil elbet ama bir kaldırım taşıyla kıyasladığında bile kısa. Mesela Yedikule surları ile kıyasla, kısa değil mi?

Yapacak tek bir şey var; kimse ile kavgalı kalmamak. Ama bu ne bir öteki dünya korkusundan- ki öteki denilen şeyin ne olduğunu bilmediğin sürece korkmamalısın-ne de vicdan denen kültürel baskıdan. Bu işte tamamen akıl mantık döngüsünden. Tüm insanlık toplam faydayı düşünse kimin kime zararı olabilirdi ki?
---

Vulut başlığı; bilerek Vulut. Bulut zannedip de farklı olduğunu farkettiğimiz şeyler var, olacak.. Ve oraya gittiğimizde bunları değiştirmek için çok geç olacak.





No comments:

Post a Comment