Sunday, April 12, 2015

Deme deme! Öyle deme.

T. elindeki kitabı okumaya çalışıyordu, Caddebostan sahili "güneşi gören İstanbullu"larla doluydu.

H. nin mesajları onu tedirgin etmişti. "Gelmek istiyorum!" demişti H., T.nin bunu reddetmeye gücü yoktu.

T., H. ondan ayrılalı kendi kendine toplamda ikiyüzelliüç soru sormuş ve bunların neredeyse hiçbirini cevaplayamamıştı.

H. geldiğinde T. kitabında bir kelime dahi okuyamamıştı. Konuşmaya başladılar. İkisi de gergindi. İkisi de H. nin tüm suçları işlediği bu ilişkide nasıl bir adım atacaklarını bilmiyorlardı.

Ama H. gelmişti. T. onu beklemiyordu, ya da beklemiyormuş gibi yapıyordu. Kalbinin bir tarafı onu çok özlemişken, diğer tarafı asla görmek istemiyordu.

T. bütün bunlardan sonsuz bir üzüntü duyuyordu. Sonrasında bu üzüntünün nasıl sonuçlanacağın düşünemeyecek kadar yorgun düşüyor, ertesi gün tekrar üzülüyordu.

H. ise T.'ye geldiğinde tüm sorunların düzeleceğine, Dünyadaki diğer düzenler gibi ilişkilerinin de düzene gireceğini düşünmüştü. Hazır olmadan da gelmek istememişti.

Ama herkes, mesela T. nin arkadaşları, H.nin de arkadaşları, sokaktaki simitçi falan kendi düşüncelerine sahipti ve bu düşünceler H. nin bu saf düüşüncelerinden farklıydı. Farklı kelimesi yetersiz kaldıysa, tam zıttıydı diyebiliriz.

H. "Belki beni sevmiyorsun, güvenmek ya da güvenmemek değil sorun. Acı sevgini törpülemiştir." dedi. durumun vahametini anlamış, T. yi kaybettiğini kabullenmeye başlamakla beraber, gittikçe artan kan basıncından dolayı eli titremeye başlamıştı. güneş tepedeydi, güneşi gören İstanbullular ise çimlerde.

T. "Deme deme! Öyle deme.." dedi. "gece yanında uyurken huzur, gündüz sensizken kaos yaşamaktan yoruldum. Ben bu gelgitlerime alışık değilim."

H. T.nin siyah küt saçlarına baktı. gülünce neredeyse kapanan gözleri açıktı. Mutsuzlardı. H. oraya, T.nin otuz santimetre yakınına ait olmadığını anladı. Kalktı. Arkasına baktı. T. ona bakmıyordu, muhteşem bir mutsuzluk sahnesi yaşadıklarından dolayı başka kelime etmeleri uygun düşmezdi. H. "bu bakışım 'son bakışım' olmalı, artık tekrar bakmamam lazım, yoksa klişeyi bozarız ve bu hayra alamet olmayabilir" diye düşündü. H. kalbinin kırıklığını ve Güneşi gören İstanbulluları o sahilde bırakmak istedi.

Kalbini koparamadığı için günler geçmiş olsa da, T. hatırlanıyordu. Güneş yerine birkaç gündür yağmur yağdığı için "yağmurda taksi bulamayan İstanbullular" daha fazlaydı. H. "onlarla arkadaş olsam, en azından yaza kadar" diye düşündü.

No comments:

Post a Comment