Wednesday, July 17, 2013

Giderayak

Samimiyetsiz kahve teklifine cevap vermezken çok rahat olduğumu mu zannediyordun. O sokaktan son geçişimde ayağımın titremediğini mi zannediyordun?

Yarım kaldı. Senin aklın gibi yarım kaldı herşey. Anlamalıydın ama daha yarısındaydın, inanmalıydın ama daha varlığını kavrayamadın bir duyguyla başbaşaydın.

Ve senin bu zayıflığın, diğer zayıflıkların gibi aklıma üstadın senden çok daha büyük meseleler ile ilgili yazdığı şiirini getirdi..



Güller dizildi tepsiye 
ama taştan fincan oyulamadı. 
Sevdalara doyulamadı.
 


Gülleri tepsiye, çiçekliklere hatta severek aldığın lalerin arasına sakladım. Tanrı emri gibi çalıştığın karanlık işyerlerine gönderdim, güllerin en mutsuz olacağı ücra yerlerde. Ama olmamış, Belki de seninle uyuduğum ikiyüzeliyedinci gece sana normalden daha az, yani sadece 7 saat sarıldığım için oldu bunlar.

Belki sen de haklıydın, ben haketmiştim. Zaten kahvelerin yeterince sert olmuyordu.


No comments:

Post a Comment