Elim kaçıncı kez telefona gitti, neden numaranı ezberleme
aptallığında bulundum ki?
Araba kullanamaz oldum, ne zaman senin arabana benzer bir araba
görsem plakasına bakıyorum büyük bir heyecanla. Sonra Ankara plaka olmadığını
görüyorum.
Ah Ankara, sen neden
kendi çocuklarına iş veremiyorsun da hepsi İstanbul'a geliyor. Sonra denizin
tuzunun Beşiktaş iskelesine vurduğu akşamda öpüyorum ben bu çocuklardan birini,
yanakları sandığımdan yumuşak, dudakları sıcak. Ankara, sen soğuksun ya, senin
çocukların da bu yüzden sıcak burada. Sen denizsizsin ya, denizin kenarına
gelince aklını kaybediyorlar.
Elbet var şarabın tadı, sen ve senin güzelliklerin olmasa da.
Ama hep bir şey eksik işte. Abuk subuk mühendislik soruları sorup uçakların
nasıl uçtuğunu öğrenince sevinen hallerini hatırlıyorum. “N”lere vurgu yaparak
hiçbir zaman şarkı söylerken yakalayamadığım sesini dinliyorum. Sahi, neden
şarkı söylemiyordun sen? Yine ne oldu geçmişte?
Uzun boyluydun ama yanıma uzanınca ufacık kalıyordun. Bazen sana
sarıldığımda kaybolduğunu düşünüyordum.
--
Ne sevginin sonu var, ne hatıraların. Ne yazdıklarımın bir
sonucu var ne de senin ve benim arayışlarımın. Ne her huzursuz gecende aklına
gelen geçmişin sonu var, ne her bir ufak bebeği görüşünde hissettiklerinin.
--
Şimdi haber alamadım ya senden uzun süredir, bilmiyorum neredesin.
Geçen bir an heveslendim, papatya gibi birşey gördüm çiçekçinin birinde,
bilirsin dünya kadar papatya şeklinde çiçek var, alacaktım gönderecektim sana. Ama
bilmezdim ki neredeydin. Belki yine Anadolu’nun bir kentinde en sevdiğin sürgün
hayatını yaşayacaktın hergün aynı şeyleri yaparak. Korktum. Hatırlarsın, elimde
papatyalarla kapında kaldığım günü.
Bana seni hatırlatıyor diye ortak arkadaşlarımızla da
görüşmekten korkuyorum artık. Belki bir rakı masasında aptallık eder seni
sorarım, belki bir sevgilin olduğunu, hatta evlendiğini söyler diye çok
korkuyorum. Oysa bir taraftan da senin kimseyi beğenmeyeceğini düşünüyordum.
Ya benim gibi birisi çıkar da yine senin kanına girerse?
Ah şu hayaletler.. Denizin üzerinde ay ışığında parlayan
zargana gibi dans ediyor gözlerimin önünde.
No comments:
Post a Comment