Wednesday, October 9, 2013

Doğu

Kendisi sıradan düşleri olağandışı fantezilermiş gibi gören korkak birisiydi..

Hep mütevaziydi isteklerinde. Basit bir yaşam hayal ederdi. Ama yine de mükemmeliyetçilik içinde bir yerdeydi ve bu basitlikleri en güzel basitlik yapmak için bir çaba vardı, hissediliyordu.

Güneş batınca evini aydınlatacak lambanın şeklini, güneş doğunca gölgesi yansıyacak perdeyi düşünüyordu ufacık, sadece kendi hayallerinin sığabileceği evinde.

Ben, yüz milyonlarca kilometre gibi gelen yolda ona gitmeye çalışırdım. Sonra hayat biraz daha normalleşir idi onun mahallesinin yazılı olduğu tabeladan sağa dönünce. Şarap mağazası vardı yakınında, en güzel ve aşka en fazla davet eden şaraplar hep onun yakınındaydı. mahallesi bir garipti, ekmek fırınından sonra gelirdi İtalyan restoranı, İstanbul'un unutulan köşesinde.

Sabah olduğunda serin olurdu, olur gibiydi? Tamam, itiraf, asla üşümedim.

Uzundu yolun ama yakındı kalplerimiz ve Anadolu'nun en ücra kasabalarında, duyguları mektuplarla taşınan aşıkların hissettiğini hissediyorduk ufak telefon konuşmalarında. Ben senin sesini dinlemekten bıkmıyordum saatlerce susmasan dahi.

Şimdi sabah olacak ve ben uyandığımda alışık olmadığım yerde, kirasını ödediğim için bana ait olduğunu düşündüğüm evde olacağım. Sonra kaçacağım bir şekilde sırf sana, doğuya daha yakın oluyorum diye heyecanlanacağım.



No comments:

Post a Comment